KafKas FM Radyo

Sitenize eklemek için tıklayın

26 Mayıs 2011 Perşembe

Aşık Şeref Taşlıoğlu Hayatı Eserleri kişiliği

Kurumaz âşığın gözünde yaşı,
Gurbet ellerinde, han köşesinde.
İçinden tükenmez âhı, ateşi,
Gurbet ellerinde, han köşesinde.

Bu aşk ile ah çekerim inlerim,
Bir söylerim, iki durup dinlerim,
ŞEREF der ki böyle geçti günlerim,
Gurbet ellerinde, han köşesinde.

Aşık Şeref Taşlıova, 10. Nisan 1938 yılında Kars iline bağlı Çıldır ilçesinin Gülyüzü köyünde dünyaya geldi. Hacı Bey ve Nergis Hanım’ın üçüncü çocuğudur.

Âşıklıkla ilgili bilgi ve terbiyesini, Doğu Anadolu ve Azerbaycan sahasında tanınan Çıldırlı Âşık Şenlik’in oğlu Âşık Kasım’dan aldı.


Dört Havari Klisesi- Kars

1958-1960 yılları arasında vatani görevini tamamladı. 1964 yılında Kars Radyosu’na girerek “Âşık Programları” yapmaya başladı; bu çalışmaları radyo kapanıncaya kadar, aralıksız on yıl devam etti.

İlk olarak 1971 yılında resmi görev ile; “Sanat Elçisi” olarak Almanya’dan başlayan yurt dışı seyahatleri, uzun bir zaman dilimi içinde tam olarak 25 kez gerçekleşti. 1987 yılında Almanya’nın Marl Belediyesi tarafından davet edildi. Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Fransa, İsviçre, Avusturya, Danimarka, Almanya, İngiltere, Singapur, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan ve Türkmenistan gibi ülkelere gitti.

Yurt içinde ve uluslar arası düzeyde yapılanlar da dahil olmak üzere, gittiği çeşitli organizasyonlarda; 135 madalya, 66 plaket ve 180 taktir-teşekkür belgesi kazandı.

Şiirleri ve gelenekten gelen biri olarak kağıda döktüğü bilgileri, Türk Edebiyatı, Çağrı, Maya, Tarla, Gülpınar, Pınar, Köz, maya, Türk Folkloru, Millî Kültür, Türk Folklor Araştırmaları gibi edebiyat tarihimizde önemli yere sahip dergilerle, çeşitli antolojilerde yayınlandı. Bu arada, folklor ve halk edebiyatı üzerine yapılan sempozyum ve kongrelerde tebliğler sundu. “Gönül Bahçesi” isimli şiir kitabını Kültür Bakanlığı yayımladı. “Âşık Şeref Taşlıova, Hayatı ve Şiirleri-1” isimli kitabı yayın aşamasındadır. Türk Dil Kurumu adına Prof. Dr. Fikret Türkmen ve Nail Tan tarafından hazırlanan “Âşık Şeref Taşlıova’nın Tasnif EttiğiHikâyeler” isimli eser de 2004 yılı kapsamında kurum tarafından basılacaktır.


Ş.Taşlıova- Şenlik ve M.Çobanoğlu- Kars

Taşlıova’nın şiirlerinin bir kısmı, Amerika Indiana Üniversitesi tarafından derlenmiştir. Almanya Berlin Üniversitesi International Instute For Tradational Music Instute tarafından yapılan çalışma sonucunda türküleri derlendi ve kitap haline getirildi. Unesco’nun 1988’de hazırladığı Dünya Sanat Dizisi’nde, Türkiye’deki âşıkları temsilen rol aldı. Birincisi 15-21 Kasım 1989’da, ikincisi 4-7 Temmuz 1996’da, üçüncüsü de 3-13 Temmuz 2003 tarihleri arasında İngiltere’de düzenlenen Uluslararası Hikaye Festivaline (International Story Telling Festival) katıldı. Buradaki icrasının sonucu olarak, 21-23 Haziran 1996 tarihinde Danimarka’da yapılan ve 24 ülkenin iştirak ettiği Vikinglerin Doğuş Günü ve Gün Dönümü Geleneği Festivali’ne ve 1996’da Singapur’a davet edildi.


Başta TRT olmak üzere, özel radyo ve televizyonlarda yapılan çeşitli programlara katıldı. TRT tarafından hazırlanan “Ozanın Kopuzundan Âşığın Sazına” isimli programda danışmanlık yaptı. Yine aynı kurumun hazırladığı “Âşıklık Geleneği” programının metin yazarlığını yaptı. Japon NHK televizyonunun hazırladığı “İpek Yolu” ve İngiliz BBC televizyonunun yürüttüğü “İskender” (Aleksander) isimli dizilerde görev üstlendi. Alman ATT ve ZDF radyolarında, İngiliz BBC TUR radyosunda programlara katıldı.

1991 yılında Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümü münasebetiyle açılan yarışmada, Müzik-San Vakfı tarafından; 1996 yılında da Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Sanatçısı” seçildi. 2000 yılında Türksav tarafından “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü” ile ödüllendirildi.
Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin (Mesam) kurucu üyesi ve Teknik Bilim Kurulu başkanıdır.


ŞİİRLERİ:

Allah'ım (Bu Günlerde)

Bu günlerde bir bulut var üstümde
Bunu dağıtacak yel ver Allah'ım
Kötülükler bütün benim kastımda
Üstümden atmağa el ver Allah'ım

Oğluma terbiye kızıma iffet
Milletime refah yurduma kısmet
Gençliğime saygı hocama şefkat
İhtiyacımız çok bol ver Allah'ım

Ağaç gibi meyva versin bağımız
İyiliğe doğru gitsin çağımız
Erimesin yürekteki yağımız
Huzur çanağında bal ver Allah'ım

Dünyada kalacak dünyanın malı
Ancak terbiyedir nakışlı halı
Yeni dizi tutan çocuk misali
Öz Türkçe konuşan dil ver Allah'ım

Kendi varlığındır cihan aşkına
Yarattığın bunca insan aşkına
Zebur Tevrat İncil Kur'an aşkına
İslam'a gerçekçi yol ver Allah'ım

Ağladı bacılar dertli analar
çok geline siyah oldu kınalar
Her şeyi götürsün geçmiş seneler
Hayırlı uğurlu yıl ver Allah'ım

Şeref der ki gönül eylemek için
Millete muhabbet paylamak için
Dilimde türkümüz söylemek için
Sazıma da üç beş tel ver Allah'ım

Baba (Elvanlı Kuşların)

Elvanlı kuşların bir bak haline
Bizi saltanattan salıptır baba
Dost görse bu günde yazıklar bizi
Düşmanlar şad olup gülüptür baba

Elinkiler talka vurer havada
Bizimkiler kuruyuftu yuvada
Bilmem kar gış mıydı yoksa beddua
Ettiğin karşına geliptir baba

Ant içerdin sarı kazın başına
Gel şimdi seyredek cemdeğine leşine
Kırk ördeği bir duvarın başına
Felek gazap ile vuruptur baba

Hasta yattım peçelerden kırmadın
Tamahkarlık ettin hayır görmedin
Yüz ferikten bir zekat vermedin
O borçta boynunda kalıptır baba

Kuşların leşini yığıf saklıyak
Her yada düşende gidip yokluyak
Üreğin çok yanar otur ağlayak
Oğlunda hulüsün bitirdi baba

Sefil Şenlik kim çakar nazın
Baban kazma atıf kırıftı sazın
Bir topal ördeğin bir yoluk kazın
Oda maya için kalıptır baba

Ben Bir Şeyda Bülbül

Ben bir şeyda bülbül gibi güldür figanım benim
Dilerse dosta fedadır can ile cananım benim
Bu sevdanın düşkünüyüm yıllar yılı ağlarım
Mecnun gibi Sahralarda çöldür mekanım benim

Ah ederim gece gündüz feryadım dilimdedir
Aşıklığı tanıtırım sanatım alemdedir
Bu gönlümün dert ortağı bir sazım elimdedir
Her zaman kuruludur meclis divanım benim

Adıma Şeref demişler künyedeki bu yazı
Dergahına çevirmişim gönül içimde güzü
Kazamıza Çıldır derler köyümüze Gülyüzü
Her tarafı dolaşırım Kars'tır vatanım benim

Çıldır'ın Kurtuluş Destanı

Serin yaylarının yeşil koynunda
Yellerinde güzellik var Çıldır'ın
Bir yanı dağ bir yanı bağ boynunda
Güllerinde güzellik var Çıldır'ın

Meşhurdur yiğidi koçağı merdi
Aslanlar ülkesi Şahinler yurdu
Alpaslan ilk burda karargah kurdu
Yıllarında güzellik var Çıldır'ın

Eski bir eyalet (Sancak) yılları vardır
Dağlarında koyun malları vardır
Bozulmayan erkan yolları vardır
Ellerinde güzellik var Çıldır'ın

Kısır Dağı hafif sisli görünür
Halkı gayet ağır uslu görünür
Kışın buzlu yazın süslü görünür
Göllerinde güzellik var Çldır'ın

Her taşında bir şehidin kanı var
Dilden dile destanı var şanı var
Hanedandır her tarafta ünün var
Hallerinde güzellik var Çıldır'ın

Köylere gidersen hürmet görürsün
Açık mutfak hoş ganimet görürsün
Milletinde çok nezaket görürsün
Dillerinde güzellik var Çıldır'ın

Vatanı herkesin Cennet otağı
Yazın çiçek kokar dağı toprağı
Meşhurdur Peynirli kaymağı yağı
Ballarında güzellik var Çıldır'ın

Yüz yıl ömrüm olsa öysem vatanım
Belki bitiremem kalır çok yanın
Aşıkım vatana kurbandır canım
Yollarında güzellik var Çıldır'ın

Aşık Şenlik burda doğmuş şan vermiş
Urfani yar diye boynunu burmuş
Şeref almış sazı çok meydan kurmuş
Tellerinde güzellik var Çıldır'ın

El Çek Tabip Dertli Sinemden

El çek tabip el çek dertli sinemden
Sen benim derdime çare bilmezsin
Sen nasıl tabipsin yoktur ilacın
Yaram içerdedir sarabilmezsin

Düştü gel
Atlandı gel düştü gel
İyi günüm iyi dosta
Kötü günüm düştü gel

Yıkılsın feleğin taç ile tahtı
Öyle bir ok vurdu hicranım aktı
O yar de vermişti ikrarı ahtı
O ki ikrarında durabilmezsin

Göze de
Balık oynar gözede
Sana da kurban canım
Seni gören göze de

İrfani'yim başa gelmez sözlerim
Kalem alır kağıt üste izlerim
Ne durursun ağlasana gözlerim
Bir daha o yari görebilmezsin

Su da yandı
Sel bastı su dayandı
Üstüme su serptiler
Tutuştu su da yandı

Gel (Bir Mektup Göndermiş)

Bir mektup göndermiş vefalı yarim
Boz bulanık seller durulanda gel
Günbegün artıyor gamım efkarım
Gökteki ay yeni görülende gel

Gurbete gidenler döndü köyüne
Anlatırlar hep övüne övüne
Kırk gün kaldı telli kızın toyuna
Davullar zurnalar vurulanda gel

Yedi yıldır sensiz geçirdim yazı
Çoğu gitti kaldı ömrümün azı
Meleşir koyunlar peşinde kuzu
Arılar çiçeğe sarılanda gel

Böle mi kesmiştik ahtı amanı
Seçmedin mi yahşi ile yamanı
Ekinler biçildi harman zamanı
Bostanlar devşirip derilende gel

Şeref der ki anlamaya söz gerek
Kavuşunca utanmayan yüz gerek
Derdimizi anlatmaya saz gerek
Aşıklar meclisi kurulanda gel

Gelin Gelir Karşıya

Gelin gelin gelin gelir karşıya
Gelinin çeyizini nöker taşıya
Sizin kızı aldım bizi paşaya

(Bağlantı)
Deyirem abey toyun mübarek olsun
Sağdıcı solducu mirim var olsun
Deyirem ay kız toyun mübarek olsun
Sağdıcı solducu mirim var olsun

Gelin gelin gelin çıkar oyuna
Kurban olam göğsündeki nişana
Her tarafa düzülüptü bir bana

Gider (Dünya Değirmendir)

Dünya değirmendir insanlar tahıl
Ekilir biçilir un olur gider
Cesedi gezdirir baştaki akıl
Bire saygı duyan bin olur gider

Her insanda ayrı ayrı hal vardır
Çiçek sarı üzerinde bal vardır
Önümüzde gidilecek yol vardır
Ömür bitiminde sal olur gider

Şeref der ki iki düşün bir söyle
Elinden geldikçe insanlık eyle
Bu dünyanın işi böyledir böyle
Kimi fakir kimi han olur gider

Gönder (Hasret Mektubu)

Hasret mektubunu yazdığın zaman
Sitem etme selamını hoş gönder
Yanıyor yüreğim halim pek yaman
İster dolu ister isen boş gönder

Sana aşık olan sevgi duyandır
Yar uğruna şirin canı koyandır
Mektubunun iki ucunu yandır
Üzerinde birkaç damla yaş gönder

Gece gündüz hayal eder özlerim
Kavuşmak çaresiz ağlar sızlarım
İlkbaharda yollarını gözlerim
Yaz gelmezsen sıcak sevgi kış gönder

Şeref bir gül gibi soldu deseler
Sıladan uzakta kaldı deseler
Gurbet ellerinde öldü deseler
Mezarıma iki tane taş gönder

Güzel Görünür


Arzu iplik sevgi nakış
Ördükçe güzel görünür
Gönül gözü ile bakış
Gördükçe güzel görünür

Zaman ince esen yeldir
Hayat ağaç günler daldır
Mutluluk uzunca yoldur
Vardıkça güzel görünür

Tatlı söz dil arasında
Diken var gül arasında
Hatıra yıl arasında
Durdukça güzel görünür

İnsanı yaşatan hava
Tatlı sözdür derde deva
Herkes hayalinde yuva
Kurdukça güzel görünür

Şeref der ki başka yandan
Kervanım ayrıldı handan
Seven sevdiğini candan
Sardıkça güzel görünür

Han Köşesinde

Kurumaz aşığın gözünde yaşı
Gurbet ellerinde han köşesinde
İçinden tükenmez ahı ateşi
Gurbet ellerinde han köşesinde

Derdini anlatır sözünü satar
Erkenden yol alır menzile çatar
Ya hastalar ya yorulur ya yatar
Gurbet ellerinde han köşesinde

Aşıklar gurbette ağlamaz neyler
Üç beş ahbap bulur derdini söyler
Türküler çağırır muhabbet eyler
Gurbet ellerinde han köşesinde

Gelin dostlar benim derdim var diyer
Geniş dünya tek başıma dar diyer
Gündüz hayal eyler gece yar diyer
Gurbet ellerinde han köşesinde

Bu aşk ile ah çekerim inlerim
Bir söylerim iki durup dinlerim
Şeref der ki böyle geçti günlerim
Gurbet ellerinde han köşesinde

Her Gelen İnsanlar (Beni)

Her gelen insanlar geçer üstümden
Muhannet sevdiğim yol ettin beni
Çekmeyinen kopmaz idi yaprağım
Aşkınla bir çürük dal ettin beni

Abdal edip diyar diyar gezdirdin
Kayığımı ummanlarda yüzdürdün
Peteğimi kovanımdan süzdürdün
Yadlar sofrasında bal ettin beni

Şeref der ki duyamadım sesin yar
Sırmalıydı yeleğinde süsün yar
Keşiş kızı Aslı mısın nesin yar
Kerem gibi yaktın kül ettin beni

Şeref Taşlıova ● Bizim Köy

HAYAL ŞEHRİ

Bir hayal şehrine uğradı yolum,
Topraktan yağmurlar yağar havaya.
Serçe tırpan almış, ördek tırmığı,
Deve ayak üstü çıkmış yuvaya.

Bir karınca gökte turna avlıyor,
Örümcekler kurt peşine havlıyor,
Fare gitmiş balinayı avlıyor,
Su içerken bir fil düşmüş kovaya.

Zürafa teknede yoğurmuş hamur,
Sincap duvar yapar, aslan da çamur,
Leylek kaplanlara çıkarmış emir,
Demiş hemen, çadır kurun ovaya.

Çekirgeyi çoban tuttum koyuna,
On beş metre şal istedi boyuna,
Topal sinek davet etmiş köyüne,
Akrep lokman olmuş, çıkmış devaya.

Keklik otel açmış, ceylan müşteri,
Baykuş gelenleri alır içeri,
Geyik meddah olmuş açar hüneri,
Kelebekler el kaldırmış duaya.

Âriftir benim bu sözümü bilen,
Anlayıp içinden hissesin alan,
ŞEREF bunu söyler sanmayın yalan,
Tabiatı birleştirdim rüyaya.

İsabalı Dinle Benim Sözümü

İsabalı dinle benim sözümü
Ezel bahar yaz ayları ne galdı
Çamlıbel'de boz ardıcın dibinde
Keleşlerle gezmemize ne galdı

Babam gelir han elinden
Kız ayıftı babam gelir
Keleşler sağı solunda
Yar ayıftı babam gelir

Derya kenarında biter kamışlar
Kamışlar da bize vermez yemişler
Sarı altın ile beyaz gümüşler
Gabalağnan bölmemize ne galdı

Yağmur yağar taş üstüne
Kalem oynar kaş üstüne
Ört poşuyu baş üstüne
Yar ayıftı babam gelir

Köroğlu dünyada çekmedi yası
Silindi gönlümün kalmadı pası
Atlası kumaşı libası hası
Kargıynan ölmemize ne galdı

Yağmur yağar hışır hışır
Babam geldi kahve pişir
Kız kalk eteklerin döşür
Yar ayıftı babam gelir


Murat Çobanoğlu & Şeref Taşlıova ● Atışma


Kağızman'da Tuz Dağı

Kağızman'da tuz dağı (Turnam turnam dön beri)
Kar yağdı bastı dağı (Yitirmişem ben yari)
Öyle bir yar sevmişem (Turnam turnam dön beri)
Eski yare gözdağı (Yitirmişem ben yari)

Kağızman'ın gülleri (Turnam turnam dön beri)
Hoş öter bülbülleri (Yitirmişem ben yari)
Kızıl gülle bezerim (Turnam turnam dön beri)
Yarim gezen yolları (Yitirmişem ben yari)

Bu dağı maralıyam (Turnam turnam dön beri)
Telleri karalıyam (Yitirmişem ben yari)
Yarimden ayırdılar (Turnam turnam dön beri)
Yürekten yaralıyam (Yitirmişem ben yari)

Vurun Evlatlarım

Kara dağda düşman topu patlıyor
Asker hücum etmiş Kars'ı alıyor
Hırsınan hasımımız çatlıyor


Vurun evlatlarım Allah aşkına
Şehit olanımızı cennet köşküne atın

Kars'ın kalesinde Yahni çölünde
Asker ilerliyor Gümrü yolunda
Halit Paşa önde tüfek elinde

Halit Paşa der ki durmayın atın
Düşmanın da kökü gelsin büsbütün
Bozulmuş ordusu kaçıyor tutun

Yaram Gayet Derin Yoktur Çaresi

Yaram gayet derin yoktur çaresi
Ellesen de birdir ellemesen de
Aman tabip geçti merhem yarası
Yollasan da birdir yollamasan da

Benim sinem olmuş gamlar yatağı
Sis almış gönlümün yaylası dağı
Bağbansız bahçeyi bülbülsüz bağı
Güllesen de birdir güllemesen de

Şeref der ki bülbül öter gül yarim
Layık mıdır ben ağlayım gül yarim
Ben ölünce mezarıma gül yarim
Sallasan da birdir sallamasan da

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder